Azim = Kararlılık…

Tanım:”Ben bütün engelleri aşarım, engin denizlere sığmam taşarım” hissi…

Ancak durup dururken çıkmıyor bu his… Azmetmeye teşvik edici etkenler lazım… Teşvik edici etkenler ile ateşleniyor insan ve koşmaya başlıyor, hedefe doğru…

Az önce Twitter’da pek çok kişinin “İkblogger’lar az yazıyor, yazmıyor” yorumlarını okudum. Yazan kişiler çoğunlukla ilk çekirdek kadrodan oluşuyor; bana da yazılarımı böyle bir ortama taşımak için ilham veren insanlar topluluğundan… Ancak kaçı iki yıldır yazdığım yazılara yorum getirdi? Kaçı teşvik etti? Bir kaçı…

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin katmanlarında görüyoruz şifreyi:

indirFizyolojik ihtiyaçlarını karşılayan bir iş seni güvende hissettirir.

Güvende hissettiğin yere ait hissedersin.

Sevgi ihtiyacını giderirsin.

Değerli olduğunu, başarabileceğini anladığında, takdir edildiğinde kendini gerçekleştirme yoluna girersin.

Adım adım azmin sonunda kendi zirvene ulaşırsın.

Bloggerlar da itici güçler olmadan yazı yazmıyor ya da az yazıyor. Çünkü şevkleri düşüyor.

Aylar önce görünebilirliğimizi arttırmak adına “#ikblogger” etiketini fikir beyan etmiştim. Sonrasında fikrim, güzel coşkulu bir mail trafiği ile kabul görmüştü. Etiketi kullanan blogger sayısı on kişiyi geçmedi.

guy-with-keyboardListeler tutuluyordu. İsimlerimizi görmek bile heyecan oluyordu. İlk sıralarda yer aldığım günler oldu. Kendi adıma büyük bir motivasyon kaynağıydı. Ancak liste tutan ikblogger’ları da bu işten tek tek vazgeçti. Peki, biz ikblogger’ları; bu güzel fikre emek harcayan arkadaşlarımızı ne kadar takdir ve teşvik ettik? Tahminim onların vazgeçişlerini de birbirimize vermediğimiz destek tetikledi.

 Tabii ki herkesin herkesi okuma vakti olmayabilir ancak daha fazla yazmak adına ortak çalışmalar ve platformlar oluşturularak teşvik sağlanacaktır.

Bir de, Türkiye İstanbul’dan ibaret değil ve sadece orada İK yapılmıyor. Global dünya başlıkları ile yazılar yazan İstanbul İK’sı bazı ağızlar, farklı şehirlerde İK deneyimi yaşayan kişilere İstanbul’dan kuş bakışı bakışlar atıyor. Okuduğumuz kitapların, lisans programlarımızın benzerliği dışında bir ortak yanımız yok gibi düşünmeyin. Biz insan kaynakları stratejilerini tüm şirketler ve hatta kobiler yaşatsın hümanistliğinde İK’lar olmalıyız.  Mesleğimiz hala sadece “bordroculuk” ya da “bilmediği mesleklere adam almak için soru soran kalem etekli kadınlar” kısa tanımları ile anılıyorsa biz #ikblogger’larının yapması gereken ve yapabileceği çok şey var demektir. Yeter ki bunun farkında olup birlik olalım..

imagesŞayet çocuk büyütme ya da gezme ya da yeme içme üzerine bir blog açsaydım 1000k’lı takipçilerim olurdu değil mi? Bizim alanımız daha spesifik elbette… Ancak herkes yemeyi, içmeyi, gezmeyi sevse de çalışmak hayatın en büyük gerçeği. Bu gerçeğin yönetimi üzerine konular yazan bizler; öncelikle kibirli ve itici tipler değil, İK’yı hem çalışan, hem İK üzerinden anlatan, hem de ekmek parası kazanan herkesin okuduğunda keyiflenebileceği insanlar olmalıyız. Tüm #İkblogger’larının kendilerini iş dünyasının mizanşörleri gibi hayal edip, beraber hareket etmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Motivasyon yönetimi İK’nın konu alanlarından biri iken, ben de dahil olmak üzere tüm #ikblogger’larının motivasyonunun düşmesi ne büyük ironi… Umarım birlik içinde toparlanır ve yazdıklarımız ile farkındalık sağladıkça daha fazla, daha da fazla yazarız….

Sevgilerimle,

Hatice Bulut

İnsan Kaynakları Danışmanı & Eğitmen

Yazan:

Hatice Bulut

ikblogger, ik, insan kaynakları, okur, yazar, düşünür