Sosyal faaliyet çalışması planlıyoruz. Etkinlik düzenleyeceğiz. Çalışanlara nasıl bir etkinlik istediklerini soruyoruz.

“100 kişiye sorduk en popüler cevabı arıyoruz” mantığı ile çıktığımız yolda “en popüler cevap” diye bir seçeneğimiz yok! Neden? Çünkü 100 kişiden 100 farklı cevap aldık. Zevkler, renkler, sınırsız istekler…

Haydi bakalım hazırla bir rapor, sun yönetime… De ki “herkes farklı bir şey istiyor. Ben de paintball düzenlemeye karar verdim. Vursunlar beni. Bitsin bu işkence!”

Çalışanların bin bir farklı çeşitte etkinlik isteğini çarp, böl, birleştir ve bir de yönetimin hayali ile örtüştürüp, İK bütçesinin yarısını o etkinliğe yatır.

İçim daraldı yazarken.

İnsan oğlu kanaatkar değil maalesef.

tff_1lig_maclari_gelecek_sezon_trt_de_yayinlanmayacak_h12346_5ada2İlk büyük patron azarım, bir sosyal faaliyet çalışması yüzünden olmuştu. Erkek çalışan sayısının fazla olduğu işletmede yoğun istek üzerine futbol turnuvası düzenlemiştik. Etkinliği düzenleyen İnsan Kaynakları futboldan anlamayan bir kadındı ama olsun’du. İkinci maçta bir sakatlanma oldu. Makine başında ayakta durarak çalışan biri ayağını kırdı. Patronda benim düzenlediğim organizasyona saygılarını sundu. :/

Sanırım bilinçaltıma yer etmiş bu olay yüzünden sosyal faaliyet düzenleme fobisi oluştu bende de… Oysa kendimce sosyalimdir ve faalimdir. Ağaç altında kitap okumayı severim, bir de çiçek dikmeyi… Sosyallik bu değil miydi yoksa? Kime göre neye göre?

mimik_ahmet_kural

Kişilik özelliklerim üzerinden sosyal faaliyet çalışması için fikir oluşturma süreci

İçimdeki sesler korosu:

  • Herkesi mutlu etmeyi severim.  İmkansızı zorlarım:

En iyisi gidelim bir otele. Her şey sınırsız olsun. Ancak kimse kimsenin ne yaptığını bilmesin. Herkes kendi istediğini yapıp “mutlu” olsun. Ben de, bütçesini yılın başında sıfırlamış bir departman yöneticisi olarak; yıl sonuna kadar neler yapamayacağımı düşünedurayım.

  • Enerjiye ve sinerjiye inanırım:

n_2813_is-yemegiYok yok! Faaliyet çalışmalarını gerçekten çok önemsiyorum. İş yerlerinde etkinlik ve aktivitelerin yapılması şart. Canlılık şart, monoton olmamak  önemli. Tıpkı ikili ilişkiler gibi… TV başından kalkmayan çubuklu pijamalı amcanın mutsuz eşinin günahı ne? Bilgisayar başından kalkmadan selamsız bandosu gibi çalışan, konuşmaya mecali olmayan, monoton ve mutsuz çalışanların bu amcadan farkı ne?  İnsanların rahatlamaya ve iş arkadaşları ile güzel şeyler paylaşmaya ihtiyacı var. Monotonluğa doğru gidilen işlerde silkelenmek için; ara vermek, hava almak, dışarıdan bakmak, enerji toplamak en iyi çözüm yoludur. Net.

  • Gerçekçiyim:

Hayalperest değilim. Herkesi aynı anda mutlu etmenin imkansız olduğunu biliyorum. Kimi zeytinyağlı sevecek, kimi et isteyecek, kimi vejetaryen olacak. Kimi sessizlik diyecek, kimi Ankara’nın bağları…  🙂 Zor evet…

Ancak:

  • Mantıklıyım:

iş-yerinde-egzersiz-yapmak-e1487340431844Orta yolu bulmak lazım. Çalışanların birbiri ile sohbet etme imkanını kaliteli kılan ve aynı zamanda çalıştıkları işletmenin onlara değer verdiğini hissettiren projeler yapmak lazım.

  • Düşünceliyim:

Oyunlaştırmalarla eğlenceli hale getirilen toplantı fikirlerim var. Pipetten kaleler yaptırmak değil, eğlenirken düşündüren mesaj kaygılı faaliyetler yapmak peşindeyim. Henüz sadece peşindeyim! O fikri bulacağım. 100% memnuniyet garantili diyemesek de sosyal faaliyet çalışmalarına yeni bir soluk getirme hayalimi gerçekleştireceğim.

İç ses:

  • Belki de biraz hırslıyım…

İnsan kendiyle bile bu kadar çelişirken, herkesin aynı anda mutlu olacağını sanmak niye?

Sanırım sosyal faaliyet çalışmaları düzenlemenin kilit kısmı tam da burası:

“Amaç herkesi mutlu etmek değil ortak fayda sağlamak olmalı.”

Hatice Bulut

Yazan:

Hatice Bulut

ikblogger, ik, insan kaynakları, okur, yazar, düşünür