Hangi acıyı tarifler, sokağın ortasında boş kalan pusetin fotoğrafı? Hangi acı daha büyük olabilir, annesi ile gezmeye çıkan çocuğun girdiği can mücadelesinden? Ya sınavdan sonra parkta çekirdek çitlerken hayata gözlerini yuman gencin yası? İşine giderken o yolu kullanan adamın dünyadan gidişi? Nasıl tarifleyebilirsin bunları? Acı… Çok çok acı… Öyle acı ki parmaklar yazarken duraksıyor. Düşünceler birbirine karışıyor. Tek diyebildiğimiz Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır….
Şimdi gözlerimizde buğu var.. Evlerimizde korku.. Benimde, herkes gibi, her dakika, aynı anda aynı yerde olamadığım sevdiklerim var. Her sabah, akşam görüşmek üzere ayrıldığım, ailem var. Ankara’da, İstanbul’da sevdiklerim… Ülkenin dört bir yanında akrabalarım, dostlarım var. Yaşadığım şehir Antalya. Alışveriş merkezlerinde çalışan arkadaşlarım var, işlek caddelerde dükkan sahibi tanıdıklarım…
Zincirler mi vursak birbirimize? Kenetlenip, evlerimizden kamera ile mi bağlansak hayata? Daha mı rahat nefes alır çocuklarımız, parkta oynamazsa?
Acıyı hissetmek, acıyı yaşamak, yaşatılanı kınamak insan tarafımız. Ancak geleceğimiz için, çocuklarımız için, yaşamaktan vazgeçmemekte bizim görevimiz, bizim ödevimiz.
Çünkü:
Yer yüzü bize atalarımızdan kalmadı, biz onu çocuklarımızdan ödünç aldık.
Anonim
O dükkan boş kalmayacak kardeş, o park çocuğunun sesi ile şenlenecek. O yaşam üreterek, o yaşam birlikten kuvvetle güçlenecek. Bu insan, mesleğine ait deneyimlerini paylaşacak, “motivasyon” diyecek ne kadar önemli. O kitap yazılacak ve o okur, o kitabı, istediği yerde okuyacak. Kenetlenmek ve birlik olmak, bilinçlenmek ve hayata sarılmak şimdi çok daha önemli..
Yutkunarak yazıyorum. Birazda anlaşılamamaktan korkulu. Ancak burası bir İNSAN kaynakları bloğu.
Tabii ki, hayat çiçekli, kelebekli değil her zaman. Faniyiz bir kere. Yaradan’ın, nefesimize nokta koyacağı anı bilmeden yaşayan, hiç ölmeyecekmiş gibi umudu tükenmeyen, kullarıyız.
Okuduğum bazı kişisel gelişim kitaplarında, bana çok pembe gelen kelimeleri yapay bulabiliyorum. Ya da eğitmenlerin “bu eğitimle hayatınız değişecek” sloganları beni sinirlendirebiliyor. Bilinçsizce geliyor bana. Acı da, hüzün de, öfke de hayatın bir parçası. Ancak gaye acı ile değil, mutluluk ile yaşamak. Hayat bunun üzerine kurulu. Mutlu olmanın yoluna dair; gerçekçiliğe, çalışmaya, umuda ve sabra inanıyorum, ben.
İş gereği konuşma yaptığım topluluklarda, inanarak ve altını çizerek şunu söylüyorum hep:
“Okuyup araştırın, meraklı olun. Bilinçli ve farkında olun. Yarından umutlu olun ancak, hedeflerinize ulaşmanın düz bir yol olmadığını bilerek yürüyün. Kararlılık başarıya, sabır huzura dönüşecektir.”
Motive olmak önemli, umut etmek önemli, acımız çok büyük. Ancak yarınlarımız için hayattan vazgeçmek, toprağından vazgeçmek acımızı hafifletmeyecek. Aksine, hainlerin ekmeğine yağ sürecek. Hayat üçe ayrılıyor: dün, bugün ve yarın.
Dün büyük bir acı yaşadık. Bugün hüzünlüyüz. Ancak yarın için ödevlerimiz devam ediyor. Çalışmaktan ve hayattan vazgeçmemek bize ışık tutsun.
Hatice Bulut
Leave a Comment