“Quiet Quitting” / “Sessiz Vazgeçiş”/ “Sessiz İstifa”

Dünyada adını ‘Quiet Quitting’ olarak duymaya başladığımız ve ülkemizde “Sessiz Vazgeçiş”/ “Sessiz İstifa” isimleri ile ifade edilen yeni bir iş dünyası terimi ile karşı karşıyayız.

Yeni derken?

Hüzünlü, romantik bir adın altına gizlenmiş olan bu terim aslında Y kuşağının yönetici, Z kuşağının çalışan olmaya başladığı bu yılların çok öncesinde, kuşak araştırmacıları tarafından sinyalleri verilen bir durumdu.

  • Aslında, “Sessiz vazgeçiş”çiler işletmelerde hep vardı.

Şimdiki farkları nedir?

Neden bu terim bu kadar anılmaya başlandı?

Çünkü:

  • Sayıları arttı ve bu içsel eylemi gerçekleştiren çalışanlar, bu sefer durumun gayet farkında! Bilinçli ve isteyerek bu yolu seçiyorlar.

Peki nedir bu “sessiz vazgeçiş/ sessiz istifa” teriminin anlamı:

“Çalışanların; işletmelerinden ayrılmadan, mevcut işlerini, rutinlerini devam ettirerek (!) daha fazlası için çaba sarf etmeyi reddetme durumuları” olarak tanımlanıyor.

Maddelersek:

  • Mevcut işinde devam ederken daha fazlasını yapmamayı seçme,
  • Artı katma değerler yerine güncel görev rutinlerini yapmaya devam etme,
  • Daha fazla sorumluluk almaktan zihnen kaçma,

Ekşi’den:

  • Koşmak yerine yürümeyi tercih eden tombul tavşan
  • Terfi edememiş memur sendromu

Zihin oyunları yorumlarım:

  • Tükenmişlik yaşamamak için koşuşturmamayı tercih etme,
  • “Çalışmak için yaşama” yerine “yaşamak için çalışma”yı tercih etme,
  • İş yaşam dengesi için sınırlar koyma,
  • “Ne kadar ekmek, o kadar köfte” 🙂

Dünyadan:

2021 yılında Çin’de özelllikle teknoloji alanında çalışan mühendislerde görülen bir başkaldırış durumu… Haftalık 40 saat zorunlu çalışmanın sürekli üstüne çıkan ve görev tanımlarının ötesinde projeler beklenen Çinli arkadaşlarımızın “‘Quiet Quitting”  temalı internet gönderileri ile duyulan, sonrasında viral olup farklı ülkelere yayılan, internet portallarında adını duymaya başladığımız bir hikaye…

Örneklerini https://www.youtube.com/watch?v=iVLiRWD3gAM&ab_channel=CNBC linkinden bulabilirsiniz.

Ülkemizden:

İş insanları tarafından gözlemlenen, iş dünyası yazarları tarafından makalelere taşınan, psikolog ve sosyologlar tarafından yorumlanan bu cümle diziminin çalışanlar tarafından “ben sessiz vazgeçiş yapmaya karar verdim” diyerek olmadığına (!) eminim. (Ama kanıtlayamam 🙂 )

Bununla birlikte, ülkemizde de Z kuşağının “önce ben” tavırları itaahatkar  “Y” kuşağının garipsemelerine neden oluyor.

Oysa “Z” özgür kuş ve bu kuş çoktan iş hayatını teslim aldı. Hadi bize güle güle…

ve pek tabiki pandemi sürecini ve izlerini bu konunun içinde anmamak olmaz. Bu süreçte yaşadığımız belirsizlikler, kaygı halleri ve duraksamalar; mesai kavramına olan itaatın sorgulanması, bireysel değerlerde farkındalık ve daha relaks bir yaşam isteme durumlarımızı arttırdı.

Evden çalışanların “o kadar da kolay değilmiş cınım” seslerini de duyduk. Ofis özlemlerini de konuştuk. Hibrit çalışma modellerinden tam zamanlıya geçiş isteklerini de dinledik. Ancak günün sonunda hayata hiç bir şey olmamışçasına devam ettiğimizde bir şeyler değişmişti. Bu sürecin izi muhakkak iş hayatına da performanslarımıza da yansıyacaktı. Yansımalar iş hayatına sessizce istifa eden “olduğu kadar olmadığı kader” formatında çalışanlar getirdi.

Peki kim bu “ikinci yenici” tiplemeler:

  • Kesinlikle potansiyeli olmadığı için az çalışan değil (!), potansiyeli daha fazla zorlamaya gerek görmeyen profiller,
  • Performansları keyiflerinin kahyaları,
  • Yaratıcılıkları kendi can isteklerine bağlı,
  • Görev tanımlarının mevcut gerekliliklerini yerine getirmeye devam ediyorlar, dolayısı ile yönetimin “kaşının üstünde gözün var” eylemlerine karşı dirençliler,
  • “Bana hep bana” diyen işletmelerin içinde uzun vadeli çalışmazlar. Bu tercih işletmeden ziyade ilgili çalışanların tercihidir.
  • Yedikleri yemeğin tadını çıkarabilmek, işleri bittiklerinde kendilerine vakit ayırabilmek, iş dışında hobileri ile uğraşabilmek gibi insani beklentiler içindeler,
  • Amacın zenginlik değil kaliteli yaşam olduğunu düşünüyorlar,
  • Keşfetmeyi, görev adamı olmaya tercih ediyorlar,

Konu hakkında sosyal medyada neler söylendiğini araştırırken #sessizistifa etiketine “sessiz istifa”cılara “gizli işsiz” diyen bir yoruma rastladım. Bence yanılgı! ve bu yorumu yapan, bu şekilde düşünen arkadaşlarıma bir “ikinci yenici” şiiri ile karşılık vermek isterim:

Denge

Aşkım da değişebilir, gerçeklerim de,
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı,
Yangelmişim diz boyu sulara;
Hepinize iyiniyetle gülümsüyorum,
Hiçbirinizle dövüşemem,
Benim bir gizli bildiğim var,
Sizin alınız al inandım,
Morunuz mor inandım,
Ben tam kendime göre,
Ben tam dünyaya göre,
Ama sizin adınız ne?!
Benim dengemi bozmayınız!

Turgut Uyar

Gelmekte olanın geldiğini ve yönetim şekillerini, bakış açılarını gözden geçirmeyenlerin büyük tehlikede olduğunu söylemeyi borç bilirim.

Sevgiler,

Hatice Bulut

Yazan:

Hatice Bulut

ikblogger, ik, insan kaynakları, okur, yazar, düşünür