“Tebdil-i mekanda ferahlık vardır.”

Son günlerde parmaklarım klavyeye değmeye zaman bulamadı… Mekan değiştirmek telaşındaydım.

Taşınmak, yazmamaya mazeret mi?  Olmamalı biliyorum ama gerçek şu ki; insan hayatında planlar bazen kontrolünü kaybedebiliyor. Ben de son bir kaç hafta hayatımı sadece köklü değişimlere adadım.

Mazeret demişken, taşınma izni geldi de aklıma… Taşınmak ücretli bir izin mi? Maalesef, kanunda böyle bir hak tanınmamış. Ancak  taşınma izni kesintisi yapmayan, bu konuda inisiyatif kullanan şirket örnekleri görmek de mümkün.

Ben, proje bazlı çalışan, yarım işçi, yarım strateji uzmanı, ara ara eğitim veren ve  biraz da ikblogger’ı olan biri olarak taşınma sürecimi, işlerin bazılarını gece vakitlerine atmak ve çoğunluğunu bir kaç gün ötelemek ile idare ettim. Şayet tam zamanlı bir çalışan olsaydım ve çalıştığım şirkete “taşınıyorum bir kaç güne ihtiyacım var” deseydim; şirket maaşımdan kesinti yapma hakkına sahip olacaktı. 🙁

Bilgilendirme:

Yasal düzenlemeler içerisinde hukuken çalışanlar için düzenlenmiş olan bir taşınma izni söz konudur değildir. Çalışan bireyler iş kanununun 55/j maddesi uyarınca çalışmakta oldukları iş yerlerinden ücretsiz ya da ücretli olarak izin alma hakkına sahiptirler. Bu iznin alınıp alınamayacağı bireylerin çalışmış oldukları iş yerleri ile sürdürmüş oldukları ilişki ile bağlantılıdır. Bu durumda farklı işverenler farklı davranabilmektedirler.

Dönelim mekan değiştirme sürecinin öyküsüne:

Taşınmak için kendinden izin alma süreci ardından eşyaları paketleme, kolilere yerleştirme, olmayanları tedarik etme, nakliye, mekanı temizleme ve yerleştirme süreçlerini alnımdan ter aka aka yaptım. Eş, dost, akraba yardımları ile imece usulü süreci tamamladım.

ve geldim ferahlık bölümüne….

evden-eve-taşıma-işi-kurmak-isteyenlere-tavsiyeler-1024x683Bu yazı Tebdil-i mekanın ferahlığında kaleme alınıyor. Fonda nostaljik şarkılar var. Mekan beni yansıtıyor, izlerimi taşıyor, anılar yerli yerine oturtulup karşıdan izleniyor… Renkler enerji versin diye bonkörce kullanıldı. Hatta öyle çok renk var ki uyumsuz bulanlar bile olabilir… Kasvetten kaçıldı, kitaplar baş köşeye oturtuldu, televizyon yok. İnternet, sosyal medya ve haber takibi için yeterli… Yakın zamanda bir projeksiyon cihazı gelecek, filmler duvardan izlenebilsin diye…

Blog’da özelini yazmak da nedir? Özelimi anlatmak değil derdim, yoksa kime ne benim yeni konaklama alanımdan… Özelden bütüne giderek, yaşanmışlığımdan yola çıkıp “tebdili mekandan korkmayın, efendim” diye seslenmek için yazıyorum sadece…

Herkes demeyeceğim de çoğunluk ile ilgili bir gözlem:

indir (3)Çoğu insan karakterindeki bir özelliği, kötü bir alışkanlığı, olumsuz bir arkadaşlığı, kısır döngüde devam eden ilişkileri, saçının rengini, şeklini, kıyafetini, ortamını, yaşadığı şehri ve bazen de yuvayı değiştirmek istiyor. Ancak yine aynı çoğunluk değişmek ve/veya değiştirmek gerektiğinin sinyalleri kapının ağzında bağırmadan, bıçak kemiğe dayanmadan harekete geçmiyor, değişime direniyor…

Risk almaktan korkmayan insanlar yalnızlıklarından ve yaşanmışlıklarından çoğalarak ve güçlenerek kalkarlar…

Risk alın, değişimler yeni başlangıçlara gebedir ve “yeni” güzeldir. 🙂

Bu günlerde pek çok kişinin sosyal medya paylaşımında gördüğüm güzel bir söz var:

 “Kader gayrete aşıktır…”

Buna şunu da ekleyip düşünmek gerekiyor:

“Talih, hazırlıklı aklı seçer…”

Gayretleriniz planlı, planlarınız suya düştüğünde yedekleriniz hazırlıklı olsun 🙂

Değişik bir mekandan sevgiler,

Hatice Bulut

Yazan:

Hatice Bulut

ikblogger, ik, insan kaynakları, okur, yazar, düşünür