Bilmek önemlidir. Fakat bilmekten çok daha önemli bir kavram vardır “yapabilmek”.
Yapmamız gereken ne kadar da çok şey biliyoruz. Doğruları biliyoruz. Keşiflerimiz var. Uygulamamız gereken tavırları anlıyoruz. İnsanları çözüyoruz. Bir şeyler biliyoruz, işte…
Peki ya yapabilmek? Ne kadar uyguluyoruz, bildiklerimizi?
Bazı zamanlar göz göre göre gidiyoruz kazaya, belaya, saldırıya ve savaşa… Sonra “hayırlısı böyleymiş”, “yaşamak lazımmış bunu da” deyip avutuyoruz kendimizi.
Yapabilmeli insan!
Duruşun varsa kullan! Yerinde duruyorsan, biraz sallan! Salla, sars… Oynatamıyorsan yerinden boşa güç sarf etme… Yapamıyorsan “pes” de ama bile bile “amin” deme…
Yolun ortasında durma! İleri git, geri git, hareket et ya da çekil kenara… Öyle “bekle beni”lerle olmuyor hiç bir şey! Garantici tavırlar değil, cesaretli hareketler görmek istiyor, insan. Yoksa alırlar arabanın altına…. Net ol, net!
Sonra “neden böyle oldu?” deme.
Hayırlısı mı bilmem ama bazı sorulara cevap hayır’lısı olmalı, en afillisinden…
Ne “hayır” için kızarım, ne “evet” için kızarım. Belirsiz yollar köpürtüyor tavırlarımı… Belirli değilse duruşun, bir öyle bir böyle kararlar arasında gidip geliyorsan, sabır duaları çekmeye mahkum ediyorsan insanları, kusura bakma; sen hak ettin yolun başına sürüklenerek bırakılmayı!
Yeri geldiğinde kalmayı da bilmeli insan, gitmeyi de!
Hatice Bulut
Leave a Comment