Cebimde biriken İK öykülerinin bir yenisini paylaşacağım bugün, sizlerle. Okuyanlara faydalı olmak dilekleriyle…

Bu öykü https://haticebulut.com/liderler-kahvesinden-notlar/ makalemde paylaştığım Liderler Kahvesi sahnesinde anlattığım, sonrasında “bu tam tez olacak bir konu” dönüşlerini aldığım ve gerçekten açık uçları ile tartışma konusu olabilecek bir öykü…. Tam da bu can alıcılığı nedeniyle; öykünün “kıssadan hisse” kısmında bir bilir kişiden faydalanmak istedim. Ardından başarılı iş hukukçusu Prof. Dr. Erdem Özdemir’e ulaşarak sonucu yorumlaması için hikayeyi paylaştım. Kendisi kırmadı ve İK’da başımıza gelebilecek komplike olaylar serisine farklı bir bakış açısı katarak hikayenin sonucunu yorumladı. Hikayenin sonunda Prof. Dr. Erdem Özdemir’in yorumlarının bulunacağı bilgisini araya serpip, heyecanı arttırarak 🙂 öyküye geçeyim o zaman :

Kurumda Aşk Başkadır

Bir üretim firmasının İK Müdürüyüm.

Firmamızın sevkiyat bölümünde çalışan Ahmet isimli şoför kendi vardiya saati dışında işletmeye gelmiş ve herkesin gözü önünde depo bölümünde çalışan Ayşe isimli işçiye önce aşkını ilan etmiş sonra da itiraz etmeyen Ayşe’yi arabasına bindirip götürmüş. Yani halk arasındaki deyimle, rızasıyla kız kaçırmış.

Olay hemen İnsan Kaynakarı departmanına iletildi. “Ahmet Ayşe’yi kaçırdı!”

Biz de durumu yönetime taşıyacağız. Ahmet ve Ayşe’nin özlük bilgilerine bakıyoruz. Ahmet 40’lı yaşlarında evli 3 çocuk babası bir adam, Ayşe 20’li yaşlarının başında bekar bir kadın.

Yönetim ile yaptığımız görüşme sonucunda Ahmet’i “haklı nedenle” işten çıkartma kararı alındı ve üç günlük devamsızlık tutanağı da tutularak (!) tazminatsız şekilde işten çıkartıldı. Ayşe ertesi gün iş yerine geldi ve kendisi ile bir uyarı görüşmesi yapıldı, işine devam kararı alındı.

Yaklaşık 15 gün sonra Ahmet İnsan Kaynaklarını aradı ve “benim yaptığım çok ahlaklı bir şey olmayabilir. Peki, sizin yaptığınız hiç iş etiğine sığıyor mu? Ben sizin 10 yıllık çalışanınızım. Hiç yakıştıramadım size bu davranışı. Hem biz Ayşe ile aramızda anlaştık. Onu ailesine iade ettim. Para verdim. Polis tutanaklarına da yansımadı olay. Beni tekrar işe alın” dedi.

Biz işe almadık ama Ahmet karşılığında tazminatlarını almak için dava açtı ve kazandı.

İşten çıkarma gerekçemiz haksız bulundu.

Prof. Dr. Erdem Özdemir’in gözünden kıssadan hisse:

Sevgili Hatice Buetik-ve-kararlut’ un öyküsüne benzer olaylar zaman zaman karşımıza çıkıyor ve hukuki görüş veriyoruz. Etik konusu gerçekten Şirketin İK süreçlerinin önemli bir parçası haline gelmeye başladı. Hatta bu konuya özel olarak önem veren şirketler “etik hat” sistemleri kuruyor. Bu sistemleri daha objektif olsun diye üçüncü partilerin işlettiğine de tanık oluyoruz.

İşyerinde ilişki konusu Mahkemelerin de önüne geçebiliyor. Kimi zaman cinsel taciz boyutuna ulaşan davranışlar, kimi zaman da “yasak aşk” ilişkileri yargıçları da uğraştırıyor. Cinsel taciz konusunda, mahkemeler özellikle hayatın olağan akışı ölçütüne sıkça başvuruyor. Bir kadının nedensiz şekilde tacize uğradığını iddia etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmez diyerek, taciz ettiği iddia eden tarafın olayla ilgili mantıksal bir açıklama yapmasını bekliyor.

İşyerinde ilişki konularında ise, Yargıtay son zamanlarda tarafların medeni durumlarını esas alarak kararlar verdi. Özellikle taraflardan biri evli ise, bu tip ilişkiler iş sözleşmesinin geçerli feshini gündeme getirebiliyor. Kanımızca bu yaklaşım çok da isabetli değil. Salt medeni durum değil, somut olayın işyeri üzerindeki olumsuz etkisi de ortaya konulmalı. Aksi halde kişinin özel yaşam hakkının ihlali noktasına gelebiliriz. Mahkemeler hukuki değerlendirme yapabilir ve burada sübjektif ahlaki değerlendirmeler isabetli olmayan noktalara götürür. Örneğin, eşcinsellik ne yazık ki ülkemizde bir çok kişi için “ahlaksızlık”tır. Peki, işyerinde eşcinsel bir ilişkinin Kurumun etik yaklaşımına aykırı düştüğünü söyleyebilir miyiz? Buna net şekilde “hayır” yanıtını vermemiz gerekiyor. En azından çağdaş ve demokratik bir toplum olduğunuzu iddia ediyorsak!

Kadın erkek ilişkisi gibi konularda, kullandığımız deyimler de her zaman hukuki nitelemeyle örtüşmeyebiliyor. Örneğin taraflar arasındaki yaş farkı ve medeni durum ilişkisi, rızasıyla olduğu anlaşılan bir ilişkiyi “kız kaçırma” olarak nitelendirmemize yol açabiliyor. Ayşe 20 yaşındaysa ve rızası varsa, bunu kız kaçırma, taciz tecavüz olarak nitelendirmemiz mümkün değil. Zira ortada suç yok.

Olayda yine hukuki olarak anlaşılmayan Ahmet’in devamsızlık yapıp yapmadığı. Devamsızlık yaptı ise, iş sözleşmesinin feshi haklı ve tazminatlarını almaması gerekiyor. Eğer Ahmet devamsızlık yapmamasına rağmen, kendisi işe bu olay nedeniyle kabul edilmemiş ve iş sözleşmesi devamsızlık nedeni ile feshedilmişse, esas Şirketin kendi “etik” anlayışını gözden geçirmesinde yarar var 😊. Ancak her halde, iş sözleşmesinin işverence haklı neden tazminatsız feshi de “etik” açıdan tartışılır. Böyle bir olay olsa olsa, işyerinde olumsuzluklara neden olduğu için geçerli neden olabilir.

Prof. Dr. Erdem Özdemir

Erdem Bey’e değerli katkıları için tekrardan çok teşekkür ediyorum ve görüyorum ki bu hikayenin bir hukukçu tarafından yazılmış yorumlarını okumak bizlere şirket etikleri hakkında çok boyutlu düşünmemiz gerektiği gerçeğini bir kez daha gösteriyor.

Hatice Bulut

Yazan:

Hatice Bulut

ikblogger, ik, insan kaynakları, okur, yazar, düşünür