Tutamıyorum zamanı…
Malum tecrübe faktörü iş hayatında çoğunlukla eğitim ve bilginin önüne geçmektedir.
X konuyu 5 yıl tecrübe etmiş kişi; x, y ve z konularında eğitim almış kişiden bir sıfır öndedir.
Kıdemlilerin yeni başlayanlara baskısı, annelerin “seni ben büyüttüm, benden iyi mi bileceksin?” demesi gibidir. Bu durum, yeni mezunlara acımasızca gelir. Emeklerini göstermek için sabırsızlanırlar.
Aklıma hemen deneyimin, deneyeni yediği bir deneyimim geliyor. 🙂
Bir üretim tesisine yeni mezun mühendisler alacağız. Güzel bir projemiz var. Etütler yapacağız, işin kalitesini arttıracağız, inovasyon çalışacağız. Fabrikada adeta bir sanayi devrimi gerçekleştirme kararı alındı. O zamana kadar tek tabanca bir mühendis, üretim müdürü olarak çalışmış. Makine başlarında emektarlar var. Emektar usta başları sektörün hakimi. Havayı koklayarak ne üretecekler, ne kadar üretecekler, hangi makine ne zaman yaşlanır görüyorlar, uyguluyorlar. Bizler de yeni projeler ile işletmeyi daha da iyileştirme planları yapıyoruz. İş geliştirme için vizyoner çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Pırıl pırıl hevesli zehir gibi gençler başvuruyor. Altı mühendisle iş başı kararı aldık.
Altı genç adamı yoğun bir oryantasyon sonrasında üretim alanının farklı stratejik noktalarının başına koyduk.
Gençler, hevesli…
Ustabaşları, tedirgin!
Bir süre sonra genç mühendis beyinlerden raporlar gelmeye başladı. Zaman etütü sonuçları, iş akış şemaları, inoaktif fikirler…
Değerlendirildi…
Çoğunluğu uygulanamadı. Mühendisler demoralize oldu.
Ustabaşları, genç mühendisleri deneyimsizliklerinin haddini bilmeyen ukalalıklarla suçladı. 🙁 Mühendisler, ustabaşlarını işletmenin gelişmesini istemedikleri, körlük yaşadıkları ile ilgili suçladı.
Kısa bir süre sonra 6 mühendisin 3’ü ayrıldı.
Kısa bir süre sonra kalan 3 mühendisin 1’i satınalmaya geçti. :))) ????
Kısa bir süre sonra 1 mühendis daha ayrıldı.
Alanda sadece 1 mühendis kaldı. O da Üretim Müdürü’nün yardımcısı olarak atandı.
Zaman etütü çalışmalarının bazıları, -zaman içerisinde- faydasını gösterdi. Bazı ustabaşları giden çocuklara haksızlık ettiklerini mırıldandı. Bazıları “bizim fikrimiz alınmadan yapılmamalıydı” diye homurdandı.
Kalan mühendisin en belirgin yetkinliği “uyum becerisi” idi. Kaldı çünkü deneyimlilere kulak verdi. Onları anlamaya çalıştı. Heyecanını olumlu kullandı ve çabuk pes etmedi.
Teknik başarı puanlarına bakarsam, alanında ortalama bir mühendis olan bu adayım, mülakatlarda en istekli ve en pozitif olandı.
Tek sorun; diğerlerinin “uyum becerisi” yetkinliğinin daha alt seviyede olması mıydı? Yoo… Eminim, hepsi, kendi yetkinliklerine uygun yerler bulduklarında, başarılı olmuş kişilerdir. Sorun projenin kurgusuydu. Yanlış planlanmış, inoaktif uygulama isteklerimiz, kuruma; yetki karmaşası, motivasyon düşüklüğü ve maliyet olarak geri faturalandı. Çünkü yuvarlak masa toplantılarından çıkan aydınlık fikirler, önce yayılmalı, sonra özümsenmeli, sonra yapılandırılmalıydı.
Diyeceğim o ki; deneyim önemli, deneyime kulak vermek önemli, karşılıklı saygı önemli ve yeninin hevesini kırmamak da çok önemli…
Dirsek çürüten, taban ağrıtan, kafa patlatan, tırnakla kazıyan tüm emekçilere saygılarımla….
Hatice Bulut
Leave a Comment