Eğer formül bu ise belirli bir eğitim ve kültür düzeyine erişmiş insanların arasındaki savaş ve üstünlük çabası da neyin nesi?
Yakın bir zaman önce sosyokültürel seviyesi oldukça yüksek, kendi ayakları üzerinde duran ve dahası halen yeni fikirler, yeni konular, yeni olaylar öğrenmek için aç bir grup ile beraberdim. Keyifli bir sohbet vardı, kesinlikle. Konuşulan tüm konulara içlerini dolduran, üzerine düşünülmüş cümleler kuruluyordu. Ancak beni rahatsız eden durum bu kişilerin aynı meslek kollarına sahip olmamaları, sürekli bir arkadaşlık ilişkisi içinde bulunmamaları ve rakip olma gibi bir durumlarının olmamasına rağmen; gözle görülür bir kültür yarışları vardı. Sanki bir çeşit kültür testine tabii tutuluyorduk. Soruların cevabını bilemezsem gerginliği de, cevabın içine iki kitap, bir ünlü sığdırmanın sırıtışı da ortamın enerjisinden geliyordu. Bilemeyen eleniyor, bakışlar aşağılayıcı olabiliyordu.
Oysa, hani bilmemek değil, öğrenmemek ayıptı? Hani, bilgi arttıkça ego azalıyordu? Niye yarış içindeydik o zaman? Bu bilginin bir dolum noktası var mıydı, acaba? Yoksa biz bildiğimizi mi sanıyorduk?!
İnternet kaynaklarının çoğunluğunda Albert Einstein’e ait olduğu işaret edilen bu sözün içindeki “bilgi” kelimesinin daha derin düşünülmesi gerektiğine inanıyorum.
Bilgi: Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçektir.
Bilginin kolay erişilebilir olması da sanırım çok bilmişlik için bir handikap oluşturuyor. Kolay ulaşılan bilgiler daha yüzeysel öğrenmeyi tetikliyor.
Hayatın, belli bir yaştan sonra, bana öğrettiği en temel iki gerçek; öğrendiklerini karakterinle, duruşunla sergilersen şık duracağıdır ve öğrenmenin sonu yoktur.
Bilgi kavramı “bildim” demekle değil, sindirmek ile oluyor. Bildiğini hayatına bir anlayış olarak getirdiğinde ve iyilik kuralları ile örtüştürüp inanarak uyguladığında, terziden çıkma bir kıyafet gibi oturuyor üzerine. Aksi halde, yamalı, yamuk ya da paçası kısa duruyor.
Eşeğe altın semer bağlasan yine eşek yine eşek!
Bilgi için araştırın, okuyun. Ancak insani değerlerinizi “ben bildim” diyip çöpe atmayın.
Yarışta değiliz. Öğrendiklerimizi birleştirip fayda sağladıkça güzelleşiriz. 🙂
Saygılar,
Hatice Bulut