Şu anlarımızı yan yana dizip zamanı adlandırıyoruz.

Dünümüz ile yarınımız arasına bugünü sıkıştırıp hayattan verim almaya uğraşıyoruz.

En zor eğitim başlıklarından biridir “zaman yönetimi”.  Faydası çok zor tespit edilir. Çünkü ne kadar programlı olmaya çalışırsak çalışalım, hepimiz dünden kalan kamburlar ve yarın için telaşlar arasında bugünümüzü aksatabiliriz. Böylece programlarımızı saptırırız.

“Mandıra Filozofu” filminin beni en çok etkileyen sahnesidir:

Zamanı yönetmek sadece iş programlarını zamanında teslim etmekten geçmiyor. Öncelikleri karıştırmak yarına duyulan kaygıyı arttırabiliyor.

Formül: “On, Off”

Zamanı özelden genele doğru yönetmek gerektiğini düşünmekteyim.

Saat, gün, ay, yıl…L5RBaMMZ-sI

Zorunluluklar, sorumluluklar, lüksler…

Aile, iş, kişisel dünya…  (sıralaması aciliyete göre değişen durumlar)

Mekan, mahalle, şehir, bölge, ülke, dünya…

Perspektif bir bakış açısı ile planlamak ve bazen de esnek olmayı bilmek, akışına bırakmak lazım.

Düğmeye, bir konu için bastığınızda, geriye kalanları  “off”a almayı bilmek gerekiyor. Öncelikleriniz karıştığı zaman başarı imkansız oluyor.

Konsantrasyon dağınıklarının en büyük sebebi zamanı yönetememekten kaynaklı “stres”. Yanlış giden evraklar, atlanılan raporlar, özel gününde hatırlanılması unutulan dostlar, ekilen kahveler, biçilen karmaşalar zincirleme bir kaza şeklinde bizi başarısızlığa sürüklüyor.

Önceliklerinizi belirlemek hayatınızı kolaylaştırmanın en iyi yolu. Hayatınızı kolaylaştırmak; özeli ve geneli, işi ve aşkı, çocuğu ve evi, o kitabı okumayı, temizliği yapmayı, sunumu hazırlamayı, dosyayı düzenlemeyi doğru sıralamak ile mümkün!

Bilindik bir zaman yönetimi deneyi:

indir (21)

Öyküyü anlatanlar, bu deneyi ilk olarak, Fransız bir profesörün Amerika’da düzenlediği bir “zaman yönetimi” eğitiminde yaptığını söyler.

Bende -kendimce- yorumlayacağım:

Masaya bir kavanoz koyun. Elinizde içine koymak için su, kum ve çakıl taşları var.

Kavanozun tamamını doldurmanız gerekiyor.

Kavanoz sizsiniz. Çakıl taşları öncelikli işiniz. Kum bekleyebilir işleriniz. Haydi suya da lüksleriniz diyelim.

Şayet önce lükslerinizi yapmakla zaman kaybederseniz, çakıl taşları suyu taşıracaktır.  Bekleyebilir işleri öncelikli işleriniz ile karıştırırsanız, öncelikli işleriniz küsüp aralara girmeyecektir. Kavanoza önce çakıl taşını, sonra kumu, sonra suyu koyunuz. Kavanoz tamamını alacaktır.

Eğer hayat sıralamamızda önceliklerimizi karıştıracak olursak ikincilerimiz ve üçüncülerimizi bilmezsek başarıyı da, mutluluğu da, yeterliliği de kaçırırız. Anı karmaşıklaştırır, yarına kaygı duyarız.

Zamanı algılama biçimimiz sonuç beklentimize, heyecanımıza, yorgunluğumuza göre değişiklik gösteriyor. Kimi zaman dakikalar saatler gibi geçerken, kimi zaman saatler saniye oluyor.
Bu nedenle zamanı objektif (gerçek) ve sübjektif (algılanan) zaman olarak ikiye ayırabiliriz:

indir (22)

  • Objektif zaman; Ölçülebilen ve gözlenebilen saat zamanıdır.
  • Sübjektif zaman; Ölçülmesi ve değerlendirmesi zor bir zamandır.

Ölçülebilir zamanınızı planlayın, notlarınızla neşelendirin. Postitleriniz, mail hatırlatıcılarınız, telefon alarmlarınız acillerinizin yol göstericisi olsun. Sübjektif zamanınız ise,  dönüp başarılarınıza baktığınızda, uzun yolculuklar olarak kendini göstersin.

“On” ve “Off” düğmelerinizin ayarları ile oynayın. Böylelikle:

Enerjiniz, “bugün ne kadar çok şey başardım” demenizi sağlayacaktır.

Çakıl taşlarınız, kumunuz ve suyunuz kavanozunuzu her gün doldursun, ama hiç taşırmasın. Taşan damlalar fayda sağlamayacaktır. Gereğinden fazla çalışmak, boş vakti çoğaltmak, çok uyumak, çok gezmek aynı kavanozun taşan damlalarıdır. Yüzey kirliliğine neden olur. Azı karar, çoğu zarardır.

Öncelikleri kaçırmak kavanoza şişkinlik yapacaktır. 😉

Hatice Bulut

İnsan Kaynakları Danışmanı & Eğitmen

Yazan:

Hatice Bulut

ikblogger, ik, insan kaynakları, okur, yazar, düşünür