Bu yazıyı, biraz gözlem, biraz okuma, en çok da gezgin bloggerların -biz ik bloggerlarının hayal bile edemediği- takipçi sayılarından, ilham alıp yazıyorum:
Fonda eskilerden bir şarkı:
“Param yok, pulum yok.
Malım mülküm olmasın, ziyanı yok.
Aşk dolu şu kalbim…
İşte budur, benim servetim”
Şarkının sözleri kafamda deli sorular uyandırıyor. X kuşağının gençliğinde sevgi ve saygı paradan puldan öndeydi. Ancak elde avuçta ne varsa çok da kıymetliydi diyip, hayallere dalıyorum. Y kuşağında parasız sevgi olmayacağı gibi paranında değeri yok, değil mi?
Zaman şarkının anlamını bile etkilerken, başarı algılarımızı da değiştiriyor tabii ki…
Zihnimde canlanan konu,şarkıdaki kuşak çelişkisi ile birlikte, mal mülk ve kariyer bütünün günümüzdeki değişimi ile ilgili.
O halde geçelim:
Başarı ölçütlerimiz değişiyor. Sosyal statü maaştan önemli hale gelirken, gezmeler de malın mülkün üstünde bir öneme sahip oldu.
Artık terfi almak, zam almak kadar büyük bir öneme sahip. Hatta bazı firmalar bu konuda bir farkındalığa varmış olacaklar ki (!) terfi alan kişiye maaş değişikliği yapmak yerine:
– Yetki aldın. Ailemizden olduğunu sana gösterdik. Biraz sabret. Zam döneminde farklı değerlendirileceksin.” 🙂
Avutmaları (!) bile yapabiliyorlar. Enteresandır ki, değişen başarı tatminlerimiz, bu zamsız terfi durumu ile yetinebiliyor. Tabii ki sonrasında kişinin materyal zorunluluklar ve hak ettiğini alma isteği ile sesini yükselttiği de görülüyor. Ancak kişi, astlarına bunu belli etmeyip, kariyerinin yeni halinden zevk almaya bakarak, yaman bir çelişki daha ortaya koyuyor.
Bir o kadar da unvan fazlalığı göze çarpıyor. Herkesin müdür olduğu, yetki kargaşasının tavan yaptığı işletmeler var. Bu şirketlerde unvanına sıkı sıkı sarılan ancak unvanının gerektirdiği görev tanımına sahip olmayan insanların olduğu gözlemleniyor. Bu insanlar başarı tatminlerini kendilerine “müdürüm” diye seslenilmesinden alabiliyor.
Şarkıdaki kuşak çelişkisi yine aklımı karıştırıyor. Önceleri, çalışmak gereklilikti , para da çalışmanın getirisi. Şimdilerde çalışmanın da bir karizması olmalı. Çünkü artık gençler -milyarlar verseler- çalışmayacağı işleri sıralayabiliyor.
İş yerinin adının bilinirliği, özgeçmişine hava katıyor ve küçük bir işletmede çok daha büyük işler yapmış olma ihtimali İK’cıların da gözünden kaçabiliyor.
Başarı tatminlerinde, bir başka boyut kişinin kendini ödüllendirmesidir. Önceleri yatırımlar, kişilerin kendilerine, başarıları karşılığı aldığı, ödüllerdi. Artık gençlik:
– Ev kredisi ödeyerek yaşlanmaktansa, dünyayı gezip yaşlanırım
diyor. Bu mantık benimde çok hoşuma gidiyor.
Ancak ayak ve yorgan uyum içinde olmazsa hastalık kaçınılmazdır. Unutmamak gerekiyor. Birde, “ak akçe kara gün içindir” atasözü, gezelim tozalım isteğine karşı, yerinde bir hatırlatma oluyor.
Bazen, doğru insan, X ile Y’nin harmanı olmalı diye düşünüyorum. Kontrollü ancak hayatın süreli olduğunu unutmadan çalışan ve yaş alan.
Bugünün gençleri, süreli yaşamı zevkli hale getirmek için daha verimli hareket ediyor. Beklentiler değişiyor.
Münazaraların son temsilcileri X kuşağının en sık tartıştığı konu olan “çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?” sorusuna Y kuşağı çok net bir şekilde “gezen” diyor. Gezebilmek, kazancın en iyi değerlendirilme şekli olarak görünüyor. En zevkli şekli olduğu tartışmasız su götürmüyor. 🙂
Kariyerimizi planlayalım. Evdeki hesap çarşıya uymayacaktır, net. Ancak rota varsa elimizde, en kötü ihtimalle sonuca ulaşma zamanında sapma olacaktır.
“Ak akçe kara gün içindir” diyip yollarda tüm parayı harcamayalım.
İmaj önemlidir. Beğenilme isteği herkeste mevcuttur. Ancak unutmayalım:
Karnımız imajımız ile doymaz. Zihnimiz sadece konfor kokan ancak sözde unvanlar ile gelişmez.
İnsan Kaynakları çalışanlarına:
Süreçlerin insana ve zamana göre yenilenmesi gerekliğini unutmayarak;
Kariyer yönetimi sistemlerini, -yeni başarı ölçütlerinin izlerini sürerek- kurgulamakta fayda var.
Ödül sistemlerinin de arz ve talebe göre değerlendirilmesi gerektiği bilinci ile yola çıkmak gereklidir. Performans ödüllerini, şirket bütçesinin bonkörlüğüne göre düzenlenecek bir “km. hesabı” ile çıkartmakta fayda vardır.
Hızla değişen sistemlerimiz, isteklerimiz ve algılarımız gibi başarı ölçütlerimiz ve tatminlerimiz değişiyor… Görmek, bilmek ve kendimizi harmanlayarak şekillendirmek, önemli.
Hatice Bulut
İnsan Kaynakları Danışmanı & Eğitmen
Leave a Comment