Bağlı Çalışan Mı? Bağımlı Çalışan Mı?

Bağlı Çalışan Mı? Bağımlı Çalışan Mı?

Personel devir hızlarının etkileri ve mutlu çalışanlar üzerine yazılmış makalelerden, kitaplardan aklımda kalan sözler:

  • Çalışanlar şirketleri seçer, yöneticiler yüzünden istifa eder.
  • Aidiyet duygusu oluşmuş şirketlerde mutlu çalışanlar olur.
  • Mutlu çalışan, şirketine başarı getirir.
  • Devir hızı yüksek olan şirketlerde yönetsel problemler vardır.

Devir hızı düşük olsun. Personel mutlu olsun. 😣

Peki ya aynı şirkette “uzun uzun” süreli çalışanlar?

Kısa vadeli çalışanlar hep haksız ya da mağdur, uzun yıllar aynı yerde kalanlar başarılı ve mutlu mudur?

Madalyonun diğer yüzü:

Önce şirketler açısından konuşalım. Tümden gelim yapalım. Sonra çalışanlar üzerinden bakalım:

indir (2)Şayet bir şirketin personel devir hızı yüksekse yani iş başı yapanlar neredeyse başladıkları gibi işi bırakıyorlarsa, kurumun özlük hakları, yönetsel problemleri ve iş tanımı ile ilgili sıkıntıları olduğu söylenebilir. Kurum ya kişinin mesai kavramını çok zorluyordur; ya maaş düzensizliği ya da azlığı mevcuttur; ya da kişinin görev tanımında zorlayıcı yetki kargaşaları vardır. Bunların tamamı da yönetsel becerilerin azlığından geçmektedir. Bu durum pek çok kez makalelere, kitaplara, araştırmalara konu olmuştur.

indir (1)Peki ya personel devir hızının düşük olduğu mutsuz şirketler? Sürekli bir kriz hali, karar mekanizmasında yavaşlama, kişilerde hantallaşma, yeniliğe kendini kapatma…. İşte bu durum bazen bağlı değil, bağımlı çalışanlar oluşmasına ve bağımlılıktan uyuşturulmuş yöneticilerin körlüğüne neden olur. Kurumun yöneticileri ve çalışanları aile gibidir. Ancak kimse kariyer planı ve hedefi peşinde değildir. Süre geleni yaşarlar, monotonlukları kurumun yenilenmesini ve kariyer basamaklarının artmasını engeller. Çalışanlar biriken tazminatlarından dolayı sabır gösterirken unvanlarında artış beklentisini zamanla azaltırlar. Yöneticiler ise emekli olacakları güne kadar yoğurtlarının kıvamını hiç değiştirmeden, azaltmadan, çoğaltmadan, bildikleri usulde yemeye devam ederler…

Madalyonu ters düz ederken, personel devir hızı oranlarına bir de çalışanlar açısından bakalım:

Sürekli iş değiştiren kişileri gözlemlediğimde, kendimce, gruplara ayırabiliyorum.

Cat7_MenuImageUrlBirinci grupta kararsız insanlar var. Elemesi kolay. Bu tarz insanlar genelde belli bir istikrarsızlık tecrübesi ardından beklentilerini azaltıp uzun vadeli çalışmaya geçebiliyorlar. Ancak tahammülsüzlükleri nedeni ile mutlu çalışan olmakta zorlanıyorlar. Bu kişilerde kibir ve kendi potansiyellerini olduğundan üstün görme gibi negatif özellikler sıklıkla gözlemleniyor. 😵

images (2)İkinci grupta rahatçılar… İdealleri kendi işlerini kurmak. Ancak sermayeleri yeterli değilse o işi yapana kadar bağlılık duymadığı işlerde, ellerinin ucu ile çalışıyorlar. 😎 Genelde ek iş yapmaya daha meyilliler. Özellikle ek iş olarak yapılan saadet zinciri tarzı “kısa zamanda zengin ol” vaatli satış işlerine hemen kapılabiliyor ve mevcut sabit işlerini cesaretle bırakabiliyorlar. Bu tarz kişileri ayakları yere çok da basmadan yürüyen insanlar olarak da özetleyebiliriz.🤡

wsi-imageoptim-liderlerin-calisanlari-nasil-biraktigina-dair-9-sey-Üçüncü grup bahtsızlar… İdealleri var, potansiyelleri var ancak istedikleri tecrübeyi alacak ortamı bulamayınca gidiyorlar.  En çok da yönetici bahtsızları… Onlara şans ve ümit dilemek lazım… Vazgeçmesinler. Bir ihtimal coğrafik veya akademik nedenlerle potansiyellerini ortaya çıkartacak işleri yakalayamamış olabilirler. Araştırsınlar, denesinler, zorlasınlar. Evren enerjilerine umarım olumlu döner… 😍

Peki ya madalyonun öbür tarafında kalanlar, uzun dönemler aynı firmada çalışıp, kök salanlar?

Çok başarılılar, çok muhteremler ve bundan dolayı mı istikrar sağlıyorlar?

“Uzun yıllar seçim kazanmak doğru insan olmak mıdır?” diye geçiyor insanın aklından…

Bunları da gruplayalım:

leyla-le-mecnun-karakelem-almas-FC2B-447F-C72FBirinci grupta her devrin adamları var. Nabza göre şerbet ve az işi bol şekerli tatla sunabilme yeteneğine sahip kişiler… Varlar… Var olacaklar… Sevilecekler, yersiz övülecekler ancak çoğunluğu yerinde saymaya daha meyilli olacaklar. Bu tarz kişilerin koltuk kaygıları bir sonraki koltuğa geçmekten ziyade kendi koltuklarını sağlama almaya yöneliktir.  Kuruma verdikleri zarar ancak yeni gelen bir hevesli çaylağın zorlaması ile belli olur. O da görmek isteyen olursa…🤓

İkinci gurupta yancılar var. Eş, dost, akraba…. “Bizim de bir dayımız olmadı ki şöyle..” diyen kişiler için üzücü ancak gerçek. Uzun dönemli Serdar-dumansızçalışanların içinde sıklıkla ailevi yakınlıktan dolayı yancılık durumu gözlemlenebiliyor. Yancı dedik, akraba dedik, mülakatsız, sınavsız iş başı yapmış dedik. Evet, bunlar gerçek. Ancak bu kişilerin en az onları kıskananlar kadar zorlandığını ve bazen haksız yere suçlandığını söyleyebilirim.  Şamar oğlanı diye bir amiyane tabir vardır. Kimi şirketlerde bu tarz yakınlıkları olan kişilerin hem üstlerinden baskı, hem astlarından kıskançlık ve çekememezlik gördükleri de acı bir gerçektir. Onların da işi zor… Verimli olurlar mı? Sanırım bu sorunun cevabı kişiye bağlı, değişken…👨‍👩‍👧‍👧

MjM0MjgyNT-yeni-bir-isyeri-acmak-icin-neler-gerekliÜçüncü grupta inşaatçılar var; işletmenin yapım aşamasında tuğla taşımış, masa taşımış, inşaat alanında pide yemiş emektarlar. Bu kişiler yeni işbaşı yapanlara gidip “hey gidi hey, biz neler gördük” diye böbürlenmeye bayılırlar. Aidiyet duygusu dediğimiz kavram bu kişilerde tavan noktaya ulaşmıştır. İşletmenin her şeyini kendine aitmişçesine sahiplenir, korur, kollar ve severler. Tehlikeli yanı ise her şeyi bildiklerini düşünmek gibi bir yanılgıya girebilirler. Koltukları sağlamdır ancak o koltukta yüzyıllarca kalmak isterler. Güzel yanı alın teri dökerek ve fayda sağlamak için çalışırlar, şayet enerjileri de yüksekse iyi bir örnek teşkil edebilirler.🙆

Demem o ki yıllanmış çalışanlar işletmenin başarılı gittiğini her zaman göstermeyebilir. Mutlu çalışan kavramı yol gösterici, idealist ve motivasyonu yüksek ekipleri tanımlar…

Tecrübelerimden çıkarttığım bir düşünce ile noktalayayım:

“Kendinize ve çalıştığınız şirkete harcadığınız emekler paralel ise, yolunuz doğrudur…. “

Hatice Bulut

Hatice Bulut

ikblogger, ik, insan kaynakları, okur, yazar, düşünür

Post navigation

Leave a Comment

Bir yanıt yazın

back to top