İK’da Sektörel Deneyim

İK’da Sektörel Deneyim

Her mesleğin deneyimlenebilecek farklı şekilleri var. Meslek edindikten sonra iş bitmiyor. Hepimiz kendi kişiliğimize uygun olan alana doğru eğilim gösteriyor ve kariyerimizi şekillendiriyoruz. Kimi zaman da hayat önümüze düz olanı sunuyor, kabulleniyoruz.

  • Fotoğrafçılık eğitimi alıp bu yolla para kazanmak isteyen bir kişi doğa fotoğrafçısı olurken, bir başka kişi doğum fotoğrafçılığına yönelebiliyor.
  • Bir makine mühendisi proje bazlı kendi işini yaparken, bir başkası üretimde, bir başkası satışta uzmanlaşıyor.
  • Bazı İnsan kaynakları çalışanları eğitim ve gelişim bölümlerini seçerken, bazıları ücret yönetimi, bazıları bordro tarafında tecrübeleniyor.

Mesleğimizin alt branşları ile ilgili tetikleyicilerimiz maddi kaygılar, içselleştirdiklerimiz, yöneltildiklerimiz, yeteneklerimiz ve bazen hepsi; bazen de bir kaçı oluveriyor.

Mesleğin alt dallarında nereye yöneleceğini bilmek ve bundan sonrası ne yapacağını bilmek gerçekten önemli bir adım. Bununla birlikte her işin yapılış şekli sektörel dinamiklere göre değişiklik gösteriyor.

Konumuz tam olarak burada başlıyor.

Sektörel deneyim edinmemiz işimizi farklı açılardan görebilmeyi, iyi örnekleri biriktirebilmeyi, özümseyebilmeyi ve tabi ki bunlarla birlikte tecrübemizi güçlendirmemizi sağlıyor.

Temelde işimizin çalışma presibi her sektörde aynı görünebilir. Ancak sektörün beklentileri, gerçekleri, alışkanlıkları, insan profilleri ile çalışma deneyimimiz de farklılık gösteriyor.

Gelelim işimde deneyim kazandığım sektörlere:

    1. Sağlık
    2. Üretim
    3. Proje Bazlı Danışmanlık
    4. Turizm

Meslek hepsinde aynıydı. Ünvanda janjanlı değişimler, kimisinde daha geniş kapsamlar, kimisinde daha dar odalar vardı. Kimisi kalabalık, kimisi sakindi.

Hepsinde insanlar işe giriyor, işten çıkıyor, mesleğin olmazsa olmazları (mülakat, mevcut çalışanlara ait süreçler ve işten çıkarmalar) yapılıyordu.

Ancak hepsinin küçük nüanslarla birbirinden farklı olduğu, mesleğe bakış açısının sektörün gerekliliklerine göre değiştiğini belirtmek gerekiyor.

İK’da sektörel deneyim farklılıklarını kendi tecrübelerimden yola çıkarak anlatmak gerekirse:

  1. Sağlık:

İnsan Kaynaklarının farklı fonksiyonlarını deneyimlediğim ilk sektör olan Sağlık sektöründe:

Çalışan ile işveren arasında ki sistemlerimizi işletirken yaşadığım en olumsuz özellik ulaşabildiklerim ve ulaşamadıklarım arasındaki ayrımdı diyebilirim. Hastane içindeki personel ile ilgili pek çok fonksiyonu yönetebilirken, doktorlarla ilgili İK alanında hakediş dışında bir dokunuş yapabilmek pek de mümkün olmuyordu.

En olumlu özellik ise içinde manevi bir tatmininde olduğunu düşündüğüm sağlık sektüründe İK’cı olmak bende aidiyet duygusunu çok farklı bir şekilde oluşturuyordu. Sanırım sağlık sektöründe çalışırken duygusal tarafınız faydalı bir çarkın içinde olmaktan gurur duyuyor. Benim de hala eski çalıştığım tüm kurumlar arasında en bağlı olduğum kurum çalışmış olduğum hastane grubu olarak yer alır. Yaşadığımız pandemi sürecinde eminim sağlık gruplarında çalışan tüm meslek kolları aynı maneviyat ile beslenmiştir. Bence gurur verici.

Yine İk fonksiyonları sağlıkta ne kadar işletilebiliyor diye baktığımızda pek çok grupta performans yönetim sistemlerinin kurulu olduğunu, eğitimin çok önemsendiğini ve uygulandığını, çalışanların motivasyonuna tüm yöneticilerin destek verdiğini, liderlik becerilerinin önemsendiğini ve bu anlamda İK’dan destek ve fikir alındığını, hasta şikayetlerinin çalışanlar ile ilgili olan kısımlarında İK’nın söz hakkı olduğunu ve şikayetlerle ilgili çözüm üretme gerekliliğini yerine getirdiğini söyleyebilirim.

Sağlıkta İK’ya puanım: 8 (Manevi kısmı duygusal kişiliğime yatkın olduğu için bu sektörün yeri bende bir başka. Yine de 2 puanı İK fonksiyonlarını tüm departmanlara yayamadığımız için kırıyorum.)

2. Üretim:

İK’da çalıştığım ikinci sektör üretim. Peki oradaki deneyimlerim ile ilgili neler söyleyebilirim diye düşündüğümde:

Deneyim ve gözlemlerimle söyleyebileceğim en olumsuz özellik “sürdürülebilirliğin olmaması”.

Aslında “sürdürülebilirlik” kavramı adete sektörün adı ile özleşmiş durumda. Buna rağmen ben üretim alanında İK fonksiyonları konusunda hep bir maymun iştahlılık gözlemliyorum. “Şu sürecide kuralım, şuradan da danışmanlık alalım, şunu da analiz edelim, buna da dokunalım” derken hoopp bir bakmışsınız tüm süreçlerden yarım yarım lokmalar var, elinizde. Ancak hiç biri doyacak ağırlıkta değil.

Verebileceğim en olumlu özellik ise; üretim sekötürü diğer sektörlere göre ölçülebilirliğin en rahat olduğu sektör.  Bu durum sektörde İK’nın elini güçlendiriyor. Ölçülebilirliğin etkileri performans değerlendirme, kariyer yönetimi gibi fonksiyonları uygulamayı kolaylaştırıyor. Ancak çok enteresandır bu sektörde personel devir hızı düşük olan işletmelerin daha fazla İK körlüğüne tutulduğuna da şahit oluyorum.

Üretimde İK tüm dinamikleri ile farklı bir duruş sergiliyor. Puanım: 7 ( Puanımı insan ilişkilerinin zayıf olması ile kırıyor, İK fonksiyonlarının kolaylıkla uygulanabilirliği ve deneyim arttırıcı tarafıyla da ortalama üstünde tutuyorum)

3. İK Danışmanlığı:

Deneyim sıralamamda son nokta olması gerekirken araya aldığım ancak bir gün tekrar döneceğimi bildiğim üçüncü alan; danışmanlık.

Hemen hemen her İK’nın hayali bir gün danışman olmak… Oldukça zevkli, çokça öğretici, fazlasıyla dinamik ve riskli…

Kişisel yetkinlikler olarak bakacak olursak:

Eksi yön olarak; bir şirkete ait olmayı, konfor alanını bozmamayı seviyorsanız çok zorlanırsınız. Ben adaptasyon zorluğu pek çekmediğim ve farklı deneyimlerden hoşlandığım için bu kısımda zorlanmadım. Ancak uzun yıllar tek bir şirkette İK yapmış kişilerin danışmanlıkta farklı sektörlere proje üretmek konusunda zorlandıkları ve konfor alanlarını bozmadan iş yapmaya çalıştıklarını da gözlemledim. (istisnalar kaideyi bozmadan…)

Artı yönü şayet danışmanlık yapıyorsanız kendinizi de beslemeniz lazım ve bu beslenme sizi dinamik birine dönüştürür. Tabi bu artı yön sizin yetkinlikleriniz ile örtüşmeli. Aksi halde kimi kişilere eziyet ve sonrasında da başarısızlık olacaktır.

İşi yapma anlamındaysa:

Eksi yönü: Danışmanlık verdiğiniz şirketin ne istediğini bilmemesi ile sık karşılamak ve bir de danışmanlığı nutuk çekmek sananlar. Hatta danışmanlıktan nutuk çekerek para kazandığını gördüğünüz rakipler….. Motivasyon düşürücü 🙁

Artı yönü: Danışmanlık verdiğiniz şirketlerde yaptırım gücünüzün olması ve hatta aynı bilgiye sahip tam zamanlı bir İK yöneticisine göre çok daha rahat bir şekilde sistemi kurabilmeniz.

Eninde sonunda döneceğimi bildiğim danışmanlık kısmına puanım: 9 (Kendi yetkinliklerim ile işi yapma sanatını örtüştürdüğüm için)

4. Turizm:

Son deneyimimim, turizm.

Çok farklı bir dinamik.

Eksi yön olarak gözlemlediğim kısım “anı kurtarmaya çalışmak”.

Operasyonun sürekli yoğun olması nedeni ile uzun vadeli İK fonksiyonları konusunda sıcak olunmadığı gibi vakit ayırma eğilimine de geçilemiyor. Çünkü işin yürümesi gerekiyor……. Elbette her sektörde işin devamlılığı söz konusu ancak turizmde operasyonel yoğunluklar anlık çabalar ile süregeliyor.

Artı yön olarak söyleyebileceğim kısım ise alan ve malzeme olarak elinizde her şey var. Bunları çalışan fonksiyonarı için kolaylıkla kullanabilmek ve onların motivasyonunu arttırıcı çalışmalarda bulunmak turizmde diğer sektörlere göre çok daha kolay. Tabi zaman bulunabilirse…

Turizmde İK’ya puanım: 6 ( Gelişmesi gerekli ve zevkli)

Tamamen kendi gözlem ve deneyimlerimle yaptığım bu aktarımlara, ilgili sektörlerde İK yapmış olup katılmayan arkadaşlarım da olabilir. Unutmamak gerekir ki sektörel bazda yaptığım bu genellemeler şirketler bazında hatta beraber çalışılan kişilerin değişmesi ile de farklılaşıyor.

Kısacası yoğurt her sektörde farklı yeniyor. Yoğurdun tadı, firmanın bakış açısı, takım arkadaşlarının ve yöneticilerin vizyonuna göre değişiyor. 🙂

Hatice Bulut

 

Hatice Bulut

ikblogger, ik, insan kaynakları, okur, yazar, düşünür

Post navigation

back to top